25 Aralık 2021 Cumartesi

büyümenin doğrusu olmaz

 büyümek anlaşılabilir bir gerçeklik değilmiş. sınırların açılmasını beklediğim bir oyun gibi düşünürdüm ben hep, her yaşınla birlikte yeni bir seviye açılıyor ve eline geçen yeni özellikleri ve özgürlükleri görebildiğin bir liste veriliyor eline. öyle değilmiş o işte. önünde kontrol noktalarıyla dolu, upuzun ve geniş bir yol var; sen kendi yolunu bir süre bir yol gösterenle, daha sonra tek başına sürdürmek zorundasın. ama daha bunun farkında bile değilsin! elinden ne zaman tutmayı bırakacaklar, nerede o geçiş noktaları, ne anlama geliyorlar; bilmiyorsun. herkes sana kuralların çok basit olduğunu ve her noktanın zamanı gelince geçileceğini söylüyor ama kimse ne kuralları açıklıyor ne de saatin kaç olduğunu söylüyor. ilerlerken bir de arkana bakıyorsun, gelmeye çalıştığın kontrol noktalarını geçmişsin bile.


işte böyle bir ruh haliyle buldum kendimi izmir'e gece otobüsü seferinde.(https://open.spotify.com/track/2ej1A2Ze6P2EOW7KfIosZR?si=7KyxZhwPS4KoXP8x-MP-Vw&utm_source=copy-link) ne anlama geldiğini bile bilmiyorum, bu noktayı ne zaman geçtiğimi hatırlamıyorum. şaka yapmıştım aslında binerken, ırmaklar bıraktı beni terminale. (ırmaklar sözünün benim içimi bu kadar ısıtması...) otobüse giderken arkamı dönüp bağırmıştım yılda bir defa gördüğün akraba edasıyla "oy kocaman kız oldu da tek başına mı seyahat ediyor!". ki yanlış anlaşılmasın, tek başıma fransadan döndüğümde on altı yaşındaydım ve yaklaşık dokuz saatlik bir yolculuktan bahsediyorum burada, ülkenin bir ucundan bir ucuna gidip dört tren değiştirdim, iki bavul taşıyordum ve sigara içmek treni kaçırmaktan daha önemliydi. artık en azından sigaramı otobüsün hemen önünde içiyorum, beni almadan gitmesi imkansız olur diye herhalde (motorun ısısından yararlanmak istemi de bir olasılık)(https://open.spotify.com/track/76hhfwZpMKGO3phNusrquG?si=8oZTKqDtTe2hzDkkwj8muw&utm_source=copy-link) ve ben nasıl buraya geldim? annem hâlâ beni otogara bırakmak istiyordur'dan gece yolculuğuna çıkmaya, sevgiliyle tatile gitmeye, yılbaşını aileyle kutlamamaya? hadi madem geldi, ben neden bunları yapmadan öğrenemiyorum?
evrenin "sor, evladım" deme yöntemi buysa hiç sevmedim. ama haklısın da, bir şey diyemiyorum. ha gayret, yavaş yavaş çözüyorum hayatın çözülmez olduğunu. yaşamak ve sormak lazım, sormak ve yaşamak. ipi erken göğüslemek iyi değil zaten, bu yarışta sonuncu olabilirim.
ledler kapatıldı, haydi bana eyvallah.

küçük(?) organizma

9 Kasım 2021 Salı

sen, seni seviyorum demek nedir bilir misin?

 size bambaşka bir deneyim anlatmak için buradayım.

arkadaşlıkta "seni seviyorum" denilen ilk an. 

çünkü herkes bunun romantik ilişkiler versiyonunu anlatmak ister; o göz göze gelme, kelimelerin akıcı olduğunu umma anı; ardından gelen naif duraklama ve kızarma. gözler kaçırılır, belki de kaçırılmaz. ufak tebessümler ya da koskoca gülümsemeler. bir buse, kimse bilmez ilk kim öne eğildi diye. 

ama bu seni seviyorum hikayesi öyle utanmalarla falan değil, güvenle söylenir. duyulduğu ilk an seni öyle bir sarsar ki, ayakların bir daha kalkmamacasına yere basar. gururla, pişmiş kelle gibi sırıtırsın; gözlerini karşı tarafın gözlerine dikersin. için sıcacık olur, ruhunun parladığını hissedersin. arkadaştan gelen seni seviyorum ilan-ı aşk değil, ilan-ı güvendir; dostluk başlangıcıdır. o noktadan dönüş yoktur, varsa ortada çok kötü bir olay vardır. karşılaşılan bir ilan-ı güven'in tek bir cevabı vardır:

-:"(...) seni seviyorum."

+:"..."

+:"siktir lan, dallama."

+:"..."

+:"ben de seni seviyorum."

-:"göt."

+:"kendine bak sen..."

görev başarılıdır, hayat devam eder.